30 Aralık 2010 Perşembe

Havalimanının Gitmek Bilmeyen Misafiri: Mehran Karimi Nasseri



Mehran Karimi Nasseri (d. 1942) 1977 yılında İran şahı Rıza Pehlevi karşıtı gösteri düzenlemekten dolayı ülkeden ihraç edildi. Nasseri bir süre Avrupa başkentlerini dolaşarak iltica edebileceği bir ülke aradı. Gittiği her ülkeden red cevabı alsa da, 4 yıl sonra Nasseri’ye Belçika tarafından mülteci statüsü verildi. Bu yeni statüsü sayesinde istediği bir Avrupa ülkesinin vatandaşı olma hakkını kazandı. Daha önce Belçika’da 6 yıl yaşamıştı ve bu süre içinde Birleşik Krallık’ta bir geleceğinin olabileceğine karar verdi. Annesi Britanyalıydı ve İngiltere’de onu aramaya karar verdi, ayrıca burada çeşitli bağlantılar sağlayabilirdi. Yolculuğunu Paris üzerinden gerçekleştirecekti.

İşte bu noktada işler Nasseri için ters gitmeye başladı. Tren ile Paris’e giderken, bütün mültecilik belgelerinin olduğu evrak çantasını çaldırdı. Eksik belgelerle seyahat etmeye çalışmak akıllıca bir iş değildi ama Nasseri yine de havaalanına gitmişti. Belgelerinin eksik olmasına rağma Charles de Gaulle havalimanı yetkilileri Nasseri’nin İngiltere uçağına binmesine izin verdiler.

Ön görülebileceği gibi Londra Heathrow Havalimanı'nda, Nasseri’nin belgelerinin eksikliği fark edilmişti. Onun ülkeye girişi için hiçbir yol yoktu. Hatta pasaport kontrolünden dahi geçemedi. Ardından Fransa’ya giden bir uçağa bindirilerek tekrar Paris’e gönderildi.

Nasseri, Charles de Gaulle havalimanına vardığında ülkeye yasadışı olarak girmeye teşebbüsten tutuklandı. Elinde durumunu kanıtlayabileceği hiçbir belge yoktu. Belgelerinin kayıp olması aynı zamanda Fransa’nın onu gönderebileceği bir anavatanının da olmaması demekti. Yani hiçbir şekilde İran’a da gönderilemezdi. Bu garip durumun hiçbir çözüm yolu yoktu, böylece polis onu havalimanına geri bırakmak zorunda kaldı.

Fransa mahkemeleri Nasseri’ye geçici vize ya da mülteci statüsü verecek yetkiye sahip değildi. Belçika ise Nasseri’nin mültecilik belgelerini yeniden düzenleyebileceğini, ancak böylesine önemli belgeleri posta yoluyla gönderemeyeceğini, Nassari’nin kendisinin Belçika’dan bu belgeleri alması gerektiğini söyledi. Böyle bir durum da söz konusu değildi.

Nasseri belgeleri olmadan ne başka bir ülkeye uçabilirdi ne de tekrar tutuklanma korkusuyla Fransa’ya giriş yapabilirdi. Nassiri kendi cehennemine, Charles de Gaulle havalimanının 1 numaralı terminaline, kavuşmuştu.

Nasseri tam 18 yıl boyunca burada yaşadı. Yaşam alanı kırmızı bir bank, küçük bir masa ve bavul taşıma arabasından oluşuyordu. Zamanını kitap okuyarak, günlük tutarak ve ekonomi çalışarak geçiriyordu. Havalimanı çalışanlarıyla birlikte yemek yiyordu.

Belçika Hükümeti 1995 yılında Nasseri’ye Belçika’ya geri dönmeyi, Belçika’da bir devlet görevlisinin gözetimi altında yaşaması şartıyla teklif etti. Nasseri bu teklifi kabul etmedi çünkü o sadece Londra’da yaşamayı istiyordu. Nasseri’nin bu teklifi reddi havalimanındaki 7 yıllık yaşantısında psikolojisinin bozulduğunun göstergesi olarak düşünüldü.

1999 yılında Fransa ona geçici oturma izni teklif etti ama o bu teklifi de geri çevirdi. Ona göre Fransa belgelerde hata yapmıştı ve onu İranlı olarak göstermişlerdi. O ise İran’dan atıldığında artık İranlı olmadığından emindi. Terminalde geçirdiği 11 yılın ardında Nasseri adeta kurumsallaşmış olmanın bütün berlitilerini gösteriyordu.

Nasseri 2006 yılında bilinmeyen sebeplerle hastaneye kaldırıldı. Hastaneden çıkınca havaalanının Kızılhaça ait bölümünde bakıldı, ardından kısa bir süre havalimanına yakın bir otelde kaldı . Daha sonra 6 Mart 2007’de Fransa’da bir hayır kuruluşunun evsizler yurduna yerleştirildi. Nasseri hala orada yaşamaktadır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder